Işın Çelebi, kendisine “mühim” fikirlerimi söyleyeceğimde durdurur, benim gibi düşünmediğini düşündüğü “dostlarını” çağırır, fikirlerimi onların bulunduğu bir ortamda söylemeye mecbur bırakırdı beni. Çelebi’yi, partisini ve/veya Türkiye’yi salaha erdirecek nadide fikirlerimi mahrem bir ortamda aktaramamak, ilk birkaç defasında, fena halde canımı sıkmıştı. Sonra anladım ki… Bir defa ben, eğer sadece ikimiz olsak göstereceğimden daha çok ihtimam